4 Nisan 2017 Salı

Atatürk de Kandırıldı

Bu günlerde sık duyduğumuz” kandırıldık” sözü hakkında daha önce
bu video ile gereken cevabı vermiştim ve “henüz 16 yaşında olan bir çocuk kandırılamadı da koskoca devlet mi kandırıldı?” diye sormuştum.
Aslında her insan kandırılabilir.Bunu 35 yıllık polislik hayatımda çok defa gördüm.Fakat ,tecrübelerim bana kandırılanın kandırmak istediği için kandırıldığını gösterdi.Bir de iyi niyetlerle ve güven duygusuyla yaşanan kandırılmalar var.
Tarih 13 Kasım 1918.Mustafa Kemal Adana treninden inip de Haydarpaşa rıhtımına ayak bastığında karşılaştığı manzara şudur: 55 düşman gemisi zafer bayrakları açarak İstanbul limanına girmektedirler.Bütün karşı sahiller Rumların,Yahudilerin,Levantenlerin sarhoş çığlıkları ve palikarya naraları ile inler.Çanakkale’den beri çok yakınında olan başyaveri Cevat Abbas’a  “geldikleri gibi giderler” diyen Mustafa Kemal’in derin üzüntüsünü gören Cevat Abbas “size nasip olacak,siz bunları kovacaksınız paşam” der.Gülümseyen paşa,içinde şekillenmeye başlayan planlarına dalmıştı ve “Bakalım” diye cevap verir.
     İşte bu günlerden altı ay sonra çıkacağı Anadolu yolculuğuna kadar olan sıkıntılı günler böyle başlamıştı.Kısa süre Pera Palas’ta kalan paşa, daha sonra ekonomik durumu müsait olmayınca önce bir kiralık eve daha sonra da annesinin yaşadığı eve yerleşir.Görüşmelerini yürüteceği uygun ortam o sıralar önemlidir.Minber isimli gazeteyi arkadaşlarıyla çıkartır ama bu da para gerektiren bir iştir.İşte tam bu sırada Paşayı ziyaret eden binbaşı Ali Rıza bey değerli bir şahısla paşayı tanıştırmak ister.Tüccar olan bu şahıs düzgün giyimli,efendi görünümlü biridir.Binbaşı Ali Rıza, Mustafa Kemal ve arkadaşı Fethi beye yapmak istedikleri faaliyetlerle ilgili şöyle der
-Peki,bütün bu işlerin başarılması için her şeyden evvel sizlerin geçim derdinden uzak kalmanız gerekir.Paranız var mı?Hayatınızın sürmesini sağlayacak paranız yoksa rahat bir kafa ile çalışamazsınız.Artık bir göreviniz yok,böyle arkası gelmeyen masraflara dayanamazsınız,paranızı bir ticarete koyalım.
Mustafa Kemal’in yanıtı “Ama ben ticaret bilmem ki…” olur.Binbaşı Ali Rıza tanıştırdığı kibar tüccarın paralarını değerlendirebileceğini,düzenli bir gelir elde edebileceklerini söyleyerek Mustafa Kemal'i,Fethi Okyar’ı  ve yaver Cevat Abbas’ı  tüccarın bürosuna götürür.Kibar tüccar tatlı diliyle üçünü de etkiler ve ellerindeki bütün paralarını alır.Aradan geçen sürede hiç geri dönüş olmaz.Üç dört ay geçtikten sonra yapılan yatırımların,beklenen Karadeniz gemilerinden hiçbir malın gelmeyeceği anlaşılmıştı.
    Yaver Cevat Abbas bir gün Galata köprüsünde  tüccarla karşılaşır ve biraz da zor kullanarak parasının bir kısmını alır ama giden gitmiştir ve Paşa da Fethi Okyar da KANDIRILMIŞTIR.
      Yıllar sonra tebessümle ve kendisini de eleştirerek bu olayı anlatan Atatürk’ün de kandırılabildiğini gördük.Gördük ama arada biraz fark var değil mi?Bir,kendi birikimini ülkenin kurtuluş mücadelesinde kullanabilmek için, bir binbaşının aracılığına güvenmek ve teslim etmek var, bir de “ne istediniz de vermedik” diyerek ülkenin makamlarını,kaynaklarını bir hain örgüte teslim etmek var.

    Atatürk’üm, biriktirdiği üç beş kuruşu kaybetti..Ya kandırıldık diyerek kandırmaya çalışanlar?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder