Bu günlerde sık
duyduğumuz” kandırıldık” sözü hakkında daha önce
bu video ile gereken cevabı vermiştim ve “henüz 16
yaşında olan bir çocuk kandırılamadı da koskoca devlet mi kandırıldı?” diye
sormuştum.
Aslında her insan kandırılabilir.Bunu 35 yıllık
polislik hayatımda çok defa gördüm.Fakat ,tecrübelerim bana kandırılanın
kandırmak istediği için kandırıldığını gösterdi.Bir de iyi niyetlerle ve güven
duygusuyla yaşanan kandırılmalar var.
Tarih 13 Kasım 1918.Mustafa Kemal Adana treninden
inip de Haydarpaşa rıhtımına ayak bastığında karşılaştığı manzara şudur: 55
düşman gemisi zafer bayrakları açarak İstanbul limanına girmektedirler.Bütün
karşı sahiller Rumların,Yahudilerin,Levantenlerin sarhoş çığlıkları ve
palikarya naraları ile inler.Çanakkale’den beri çok yakınında olan başyaveri
Cevat Abbas’a “geldikleri gibi giderler”
diyen Mustafa Kemal’in derin üzüntüsünü gören Cevat Abbas “size nasip
olacak,siz bunları kovacaksınız paşam” der.Gülümseyen paşa,içinde şekillenmeye
başlayan planlarına dalmıştı ve “Bakalım” diye cevap verir.
İşte bu günlerden altı ay sonra çıkacağı Anadolu
yolculuğuna kadar olan sıkıntılı günler böyle başlamıştı.Kısa süre Pera
Palas’ta kalan paşa, daha sonra ekonomik durumu müsait olmayınca önce bir
kiralık eve daha sonra da annesinin yaşadığı eve yerleşir.Görüşmelerini
yürüteceği uygun ortam o sıralar önemlidir.Minber isimli gazeteyi
arkadaşlarıyla çıkartır ama bu da para gerektiren bir iştir.İşte tam bu sırada
Paşayı ziyaret eden binbaşı Ali Rıza bey değerli bir şahısla paşayı tanıştırmak
ister.Tüccar olan bu şahıs düzgün giyimli,efendi görünümlü biridir.Binbaşı Ali
Rıza, Mustafa Kemal ve arkadaşı Fethi beye yapmak istedikleri faaliyetlerle
ilgili şöyle der
-Peki,bütün bu işlerin başarılması için her şeyden
evvel sizlerin geçim derdinden uzak kalmanız gerekir.Paranız var mı?Hayatınızın
sürmesini sağlayacak paranız yoksa rahat bir kafa ile çalışamazsınız.Artık bir
göreviniz yok,böyle arkası gelmeyen masraflara dayanamazsınız,paranızı bir
ticarete koyalım.
Mustafa Kemal’in yanıtı “Ama ben ticaret bilmem ki…”
olur.Binbaşı Ali Rıza tanıştırdığı kibar tüccarın paralarını
değerlendirebileceğini,düzenli bir gelir elde edebileceklerini söyleyerek
Mustafa Kemal'i,Fethi Okyar’ı ve yaver
Cevat Abbas’ı tüccarın bürosuna
götürür.Kibar tüccar tatlı diliyle üçünü de etkiler ve ellerindeki bütün
paralarını alır.Aradan geçen sürede hiç geri dönüş olmaz.Üç dört ay geçtikten
sonra yapılan yatırımların,beklenen Karadeniz gemilerinden hiçbir malın
gelmeyeceği anlaşılmıştı.
Yaver
Cevat Abbas bir gün Galata köprüsünde
tüccarla karşılaşır ve biraz da zor kullanarak parasının bir kısmını
alır ama giden gitmiştir ve Paşa da Fethi Okyar da KANDIRILMIŞTIR.
Yıllar
sonra tebessümle ve kendisini de eleştirerek bu olayı anlatan Atatürk’ün de
kandırılabildiğini gördük.Gördük ama arada biraz fark var değil mi?Bir,kendi
birikimini ülkenin kurtuluş mücadelesinde kullanabilmek için, bir binbaşının
aracılığına güvenmek ve teslim etmek var, bir de “ne istediniz de vermedik”
diyerek ülkenin makamlarını,kaynaklarını bir hain örgüte teslim etmek var.
Atatürk’üm, biriktirdiği üç beş kuruşu kaybetti..Ya kandırıldık diyerek kandırmaya
çalışanlar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder