25 Haziran 2019 Salı

Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Günü

    Bu gün 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçığı İle Mücadele günü.Eminim pek çoğunuz böyle bir günden haberdar değildiniz.Oysa 1987 den beri  tüm Dünyada kabul edilen bu günde,  değişik etkinliklerle bu tehlikeye dikkat çekildiğini, çağımızın en büyük tehlikesi olduğunu en az sevgililer günü kadar önemli olduğunu kabul etmeliyiz.
     Bu sebeple geçtiğimiz günlerde kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz GEÇİT-DER (Gençler ve Çocuklar İçin Temiz Dünya Derneği) Başkanı olarak bu güne dair bazı konuları sizlerle paylaşmak ihtiyacı duyuyorum.Şöyle ki;Uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucuya bağlı ölümlerde dünyada ilk üç ülke arasına girmemiz,kullanım yaşının 11 olarak açıklanması,sentetik uyuşturucu kullanımında vahim rakamlarla en öndeki ülke haline gelmemiz sebepleriyle  artık bazı uygulama hataları,politika üretme eksikleri,mücadelede rol alması gereken  kurumların yanlış ve yetersizlikleri konusunu ivedilikle konuşmalıyız.
   Uyuşturucuyla mücadelede kimlere görevler düştüğünü yıllardır tüm konferanslarımda şu sıralama ile anlattım.
1-Anne-baba
2-Öğretmen
3-polis
4-Medya
5-STK'lar

Artık bu sıralamanın değiştiğini hem tecrübelerimizden, hem medyanın(yazılı-görsel-sosyal) etki gücünden hem de bu mücadelenin polisiye bir mücadeleden öte toplumun tümüyle ve özellikle STK'larla yürütülmesi gerektiğine dair Dünya örnekleriyle anlıyoruz.Doğru olmasa da geçerli sıralama kanımca şöyle;
1-Medya(yazılı-görsel-sosyal medya)
2-Anne-baba
3-Öğretmen
4-STK'lar
5-Kolluk
6-Din Görevlileri
7-İlgili Kurumlar(İçişleri,Sağlık,Aile,Adalet Bakanlıkları)

Aslında uzun uzun anlatılabilecek bu başlıklara kısaca ve birer örnekle değinmekte fayda var.Din,tarih,sağlık dahil neredeyse her şeyi medyadan almaya başlayan günümüz insanına medyanın bu mücadeledeki rolünü diziler,filmler,haberlerde yapılan inanılmaz hatalara dur diyerek başlayabiliriz.Uyuşturucu satıcılarının güçlü ve lüks yaşamlarla sunulduğu yapımların ,işsizliğin %25 olduğu ülkemizde yakalanan uyuşturucunun  maddi değerinin haber olarak verilmesinin,RTÜK 'ün 8/h maddesindeki görevini (uyuşturucuyu özendirici yayın) doğru yapabilmesi için uzmanlarla işbirliği yapması gerektiğini ANLAMALIYIZ..
     Sosyal medyadaki uyuşturucuyu öven,masumlaştıran içeriklere karşı hem doğru argümanlar oluşturmak hem suçlu takibi hem engel olma gereğini ANLAMALIYIZ.
    "Benim çocuğum kullanmaz" yaklaşımının ne denli yanlış olduğunu yüzlerce örnekle açıklamış biri olarak anne-babalara yönelik bilgilendirme eğitimlerine ağırlık verilmesi gerektiğini,çocuk ve gençle doğru iletişim konusunda,madde kullanım belirtileri ve önlemler konusunda mahalle çalışmaları başlatılması gerektiğini ANLAMALIYIZ.
    Anne babadan sonra çocuğu en fazla izleyen olarak öğretmenlerimizin bu konuyla ilgili eğitimlerini daha gerçekçi daha uzman kadrolarla yapmak gerektiğini ANLAMALIYIZ.
    Uyuşturucuyla ve diğer pek çok sorunla mücadelede örgütlü toplumların başarısını  hepimiz biliyoruz.Bu konuda da toplumu bilgilendirmede en önemli görevin STK'lara ve Demokratik Kitle Örgütlerine düştüğünü ANLAMALIYIZ.
   Bu sorunun polisiye bir sorunun ötesinde olduğunu devletin en tepesinden en alt kademesine kadar herkesin anladığını yapılan konuşmalardan anlıyoruz.Fakat her kademesinde kolluk sorumlularının "2 kilonun altına bakmam" açıklamaları,kırma dökme edebiyatları,sokak ağızlarıyla bu mücadelenin ABC'si ne (akıl-bilgi-cesaret) zarar verdiğini ANLAMALIYIZ.
   Günlük siyasetin içinde,geçmişine ve Ata'sına hakareti din adamı sıfatıyla yapanların uyuşturucuya başlamada manevi boşluğun etkilerini öğrenip öğretmeyi daha görev saymalarını ANLAMALIYIZ.
 
   Aslında sayısız örneklerle herkesin üstüne düşen görevleri saymak mümkün.Hayallerini aldığımız gençliğe ve emanetlerini kullandığımız çocuklara TEMİZ DÜNYA  bırakmak için aklımızı başımıza ALMALIYIZ.       

                                                                          Mutlu ÇELİK
                                                                         GEÇİT-DER BAŞKANI