12 Nisan 2023 Çarşamba

Fanusta Yaşamak


 Bazı meslek yöneticileri "fanusta yaşam" sürmelidir. Yargı mensupları ve üst düzey kolluk yöneticileri için bu "kamu vicdanı, meslek saygınlığı" gibi etik kurallar kadar görevlerinin tarafsızlığının da göstergesidir. Elbette sosyal yaşamında toplumdan kendini izole etmeyi, çağımızın iletişim alanlarından uzak durmayı kastetmiyorum. Eğlenmek, pastanede fotoğraf çektirmek, umuma açık yerlerde yemek yemek, ziyaretine gelenlerle hediyeleşmek, düğünde halay çekmek, saunaya/hamama gitmek, mangal partisi yapmak onların da hakkıdır. Fakat, bu saydıklarımı çocuk istirmarcısıyla, uyuşturucu kaçakçısıyla, kara para aklayıcısıyla, terör örgütü/tarikat/cemaat temsilcisiyle, aranan suçluyla, organize çete lideriyle kısacası mücadele edeceğine yemin ettiği unsurlarla yapma hakkı yoktur.

    Saydıklarım sokak ortasında tesadüfen karşılaşılacak, kolkola fotoğraf çektirilecek, "haberim yoktu" diye savunulacak tipler değil.Bir kaç aşamadan sonra makamına gelebilen bu tür birinin tüm suç sicili kendinden önce önüne gelir, tabii ki  istersen...Kiminle kolkola olduğu, görüntü verdiği sadece kendini ilgilendirenlerden bahsetmiyorum. O şahısları takip etmek,yakalayacak, haklarında soruşturma yapacak görevlileri yönetiyorsanız elbette azami dikkati göstermek zorundasınız. Bu sadece etik kural değil görevdir.

"Hakim ve savcılar mesleki itibarın korunabilmesi için özel hayatlarına gereken dikkati gösterirler" sözü hükümetin "yargıda standartları yükseltiyoruz" diye yaptığı açıklamadandı. Yukarıdaki polis yıldızında ise göğsünde ve başının üstünde şapkasının yıldızında yazan;

-Atatürkçü-Yurt Sevgisi-Tarafsız-Bilgili-Cumhuriyetçi-Bayrağa Saygılı-Ulus Sevgisi-Üniformaya Saygılı  

sekiz köşenin aralarında (iyi ahlaklı, faziletli, nezaketli, merhametli, itaatli, izzeti nefisli,karakterli,barışçı,haysiyetli,sabırlı,doğru,mütevazi,mert,cesur,temkinli,soğukkanlı,güçlü,vakarlı,feragatkar,fedakar,intizamlı,adil,azimli,yasaya saygılı, yardımsever, kültürlü, diğergam, ketum, çalışkan, meslektaş sevgisi, vazife sevgisi, meslek sevgisi, amir sevgisi, anında vefakar, haksever, aile sevgisi, disiplinli, namuslu, saygılı ,Allah korkusu, vicdan temizliği, temiz ve sıhhatli, terbiyeli, imtizaçlı,  sebatkar,mesuliyetli.) yazıyor. 

    Tolga Şardan'ı, Barış Pehlivan'ı oku, uyuşturucu kaçıran polis müdürünü ,çocuk istismarcısına hediye veren polis müdürünü oku, çete üyesiyle kol kola jandarma komutanını oku, çete lideriyle halay çeken müdürü oku, kara para aklayanla yan yana siyasetçiyi oku, tecavüzcüyle pasta yiyen bakan yardımcısın oku ve tüm bunlara hiç bir yalanlama okuma sonra gel bu şerefli yıldızın köşesini bucağını oku.Sonra gel 10 Nisan Polis bayramını kutla !

     Yeminine sadık tüm namuslu polislerin bayramı kutlu olsun.

24 Mart 2023 Cuma

POLİSE POLİSÇE POLİSİYE SORULAR-2

 Aynı başlıklı ilk yazımda gazeteci Tolga Şardan'ın emniyet içindeki bazı şahıs ve olaylara dair iddialarını anlatıp, kamuoyunda teşkilata güveni sarsan bu iddialar hakkında neler yapıldığını sormuştum. Ne yazık ki çoğu vatandaşım gibi meslektaşlarımın da büyük oranı okuma özürlü olduğu için belki bir meslektaşının yazdıklarıyla olanı biteni öğrenir ve yakın çevresindeki yöneticilere sorar diye düşündüm.Tarihini dizi filmlerden dinini Nihat Hatipoğlu masallarından öğrenen sevgili halkım, canını malını ırzını emanet ettiği polis teşkilatındaki iğrenç ve kanundışı iddiaların cevabını merak eder diye düşündüm,sordum.

İlk yazıya bakınca önemli sorulara cevap vermeyi bırakın ilgililer hakkında herhangi bir işlem yapıldığını bile duymadık.Bu gün yine Tolga Şardan'ın     Edirne'de neler oluyor: Uyuşturucu şebekesiyle bağı olan polis müdürü; sessiz sedasız emekli olan jandarma komutanı! (t24.com.tr)       yazısında can sıkıcılıktan öte utanç verici,kahredici, iddialar var.Okuduğunuzda polis değilseniz bile ömrünü bu teşkilata vermiş biri olarak neler hissettiğimi anlayacaksınız.

     Gelelim polise polisçe sorulara

-Bu iddiaları okuyan hangi vatandaştan bir daha uyuşturucuya dair ihbar beklenir?

-Aynasız sözü hakarettir ve "kendi pisliğini görmeden pislikle uğraşan" anlamında kullanılır.Bu saatten sonra neye hangi yüzle ayna tutulacak?

-Hangi zeka ya da hangi geri zekalı bunların unutulacağını,sineye çekileceğini,hesabının sorulmayacağını zanneder?


       Okunsun okunmasın fark etmez. Gün gelir bu da geçer, bir gün her suçlu ele geçer.

31 Ocak 2023 Salı

SUÇ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ


 
 Yeni yazılara polisiye konularla başlamışken,polise polisçe polisiye sorulara devam etmeden önce bazı polisiye bilgiler vermek istiyorum. Önce suç,suçlu,suç türlerini tanıyalım.

  Yasalarda yazılı olan ve yapıldığında ya da yapılmadığında karşılığında cezai yaptırım/müeyyide uygulanan fiillere SUÇ denir. Bunlar yasaklanmış, kanunun cezalandırdığı fiillerdir. Bu fiilleri işleyene de SUÇLU denir.

-Yasal bakış açısına göre suç, ceza yasalarını ihlal eden insan davranışıdır.

-Siyasal bakış açısına göre, yasaya güçlü gruplar tarafından yerleştirilen ve daha sonra davranışın istenmeyen seçilmiş

biçimlerini yasadışı olarak etiketleyen bir ölçütün sonucudur

-Sosyolojik bakış açısına göre ise, varolan toplumsal sistemin

korunması için, baskılanması gereken veya gerekli varsayılan bir

antisosyal davranıştır.

 

-Psikolojik bakış açısına göre de bir davranış problemidir. Özellikle,

ceza yasasına karşı olan ve genel olarak da kabul edilebilir bir

sosyal düzen çerçevesinde sıkıntılara neden olan insan faaliyetidir.

 

 

Tecavüz suçluları: Bu tür suçluları, rızası olmayan bir kadını, cinsel ilişkiye zorlayan veya bu niyetle saldıran yetişkin erkekler oluşturmaktadır. Suç işleme motivasyonları, cinsel doyum, öfke duygusu, sadistik duygular veya bunların herhangi bir kombinasyonu ile ilgili olabilir.

Çocuk cinsel istismarcıları: Çocuk cinsel istismarcıları genellikle, mağdurla olan ilişkisine, hedeflediği mağdurun cinsiyetine ve yaş grubu özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır. Suç özellikleri, temas içermeyen cinsel bir suçtan, cinayeti de içeren cinsel bir suça kadar geniş bir yelpaze çizmektedir. Bu kişiler, mağdurlarını, küçük yaştaki çocuklardan, sıklıkla kendi öz ya da üvey kızları da dahil olmak üzere daha büyük yaştaki çocuklara kadar geniş bir yaş aralığındaki çocuklardan seçmektedirler. Cinsel içerikli cinayet suçu, cinsel bir suç işleme sırasında mağdurunu çeşitli nedenlerle öldürme olarak tanımlanmaktadır. Bu tür cinayetler, cinsel bir suç işlememek için  mağdurunu öldürmekten, yaşadığı öldürme arzusu nedeniyle mağdurunu öldüren suçlulara kadar değişik biçimlerde ortaya çıkmaktadır.

 

İnternet suçluları: Bu tür suç grubunu, internette yasal olmayan çocuk pornografisi sitelerinden çocuk pornografisi indiren kişiler oluşturmaktadır. İnternet suçları, yeni bir cinsel suç tipi olarak kabul edilmektedir.

 Teşhirciler: Bu cinsel suç tipi, mağdur ile fiziksel olarak direkt bir temas içermediğinden temas içermeyen cinsel suç olarak değerlendirilmektedir. Bu suç türünde cinsel suçlu, belli bir mesafeden mağdura, kendi cinsel organını teşhir etmektedir.

Suçlu Psikolojisi

Kişinin suç işlemeden önce, suçu işlerken ve suç sonrasını da kapsayan süreçteki bütün davranışlarının psikolojisine suçlu psikolojisi denir.

 

 

Suçluların davranışları ve bunların nedenlerini bilirsek bunların üzerine gidilirse bir sonraki suçun ya da suçların işlenmesini önleriz ya da önlemeye çalışırız.

           Son yıllarda taciz ve tecavüz olaylarını o kadar sık duyar olduk ki neredeyse artık bizler için sıradan bir yaşam olayıymış gibi hissedilmeye başlandı. Özellikle çocuklar için duyduğumuz bu haberler her ne kadar bir grup insan tarafından büyük tepki ile karşılansa da toplumun önemli bir kesimi tarafından tepkisiz karşılandı. Bunca zamandır bu acı olaylara maruz kalan mağdur kişilerin psikolojileri ile ilgili bir çok yazı yazıldı, bir çok tartışma yapıldı fakat bu durumun çözüme kavuşabilmesi adına en az mağdurların psikolojisi kadar eylemi gerçekleştiren kişilerin psikolojisi de önem arz etmektedir. Çünkü ne kadar önlem alınırsa alınsın, ne kadar yüksek cezalar verilirse verilsin bunu gerçekleştiren bir insan psikolojisinin varlığı unutulmamalıdır. Ve bu psikoloji aydınlatılmadıkça, anlaşılmadıkça tam anlamıyla bir çözümden bahsedemeyeceğiz.

Bütün bunları neden yazdığımı, kendinizi adeta polis akademisinde derste zannettiğinizi duyar gibi oldum.Fakat yanılıyorsunuz,ne yazıkki

Polis Akademisinde bu tarz bilgiler verilmiyor, çünkü Polis Akademisi diye bir yer yok.Bir dönem ısrarla ikaz ettiğimiz halde,cemaatlerin kontrolünde olan, fetö örgütünün adeta yuvası olan bu kurum hain darbe girişimi sonrasında kapatıldı. Şimdi 4 yıllık üniversite mezunları kısa süreli bir bilgilendirmeden sonra teşkilata amir olarak atanıyor. Artık hangi kıstaslarla seçildiğini, suç ve suçluya, hukuk ve adli işleyişe dair neler öğretildiğini,6 ayda güvenlik kavramını bile kavramanın mümkün olmayacağını biliyorum.İçişleri bakanının bile “içişleri bakanı olmadan önce güvenlik konusunda bir tek makale dahi okumadım” dediğini de hatırlarsak hiç değilse bazı kavramlar hakkında tecrübelerimi aktarayım dedim.Belki okumayı bilen ve önemseyen birine faydası olur dedim.

VE SON OLARAK

Eğer ki bu suç ile savaşacaksak suçu yaratan durumlar ile de savaşmalıyız. Sadece çocukları kendilerini koruyacak biçimde yetiştirmek yeterli olmayacaktır. Toplumu suça teşvik eden her türlü olumsuzlukla da mücadele etmeliyiz. Suçu işleyen suçlu kadar ona suç işleme hakkını veren yetersiz ve eksik toplumsal gelişim de suçludur. Bir hastalığın meydana geldikten sonraki tedavisinden daha önemli bir buluş varsa o da hastalığın tamamen ortayaçıkmasını engelleyen bir buluştur.

27 Ocak 2023 Cuma

POLİSE POLİSÇE POLİSİYE SORULAR-1



 Uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başlamak güzel. Önce pandemi, geçici il değişikliği, ardından sağlıkla ilgili ufak tefek sorunlar derken aksayan yazıların üstüne bir de teknik sorun çıkınca bugüne kadar ara vermiş oldum.

   Bu süre zarfında o kadar çok konu, olay, başlık oldu ki nereden başlayacağımı şaşırdım. En iyisi sondan başlayarak ve ehil olduğum "uyuşturucu" "polis" "çocuk istismarı" konularıyla başlayayım.

     Benim gibi 30 yılı aşkın yöneticilik yapan bir polis olunca,çoğu sürgün tarzında bir çok ilde görev yapınca,polis akademisinde bir dönem yöneticilik yaptığım için şu anki emniyet müdürü rütbesindeki personelin büyük bölümünün ağabeyi ve hocası olunca, adi darbe girişimi öncesi ve sonrasında ekranlarda sık sık hükümeti uyaran, örgütün yapısı, işleyişi ve polisteki örgütlenmesi hakkında programlara konuşmacı olunca haliyle hem basından hem halktan hem de meslektaşlarımdan sık sık sorulara maruz kaldım, kalıyorum. 

Sondan başlayayım dediğim için: başının üstünde ve göğsünde Türk bayrağı taşıyan bir mesleğin Onurlu emniyet müdürü olarak acilen halkımın, meslektaşlarımın şu sorularının  cevabını duymak istiyorum.

1)Sinan Ateş cinayetinde adı karışan iki polis hakkında

       -idari soruşturma başladı mı?

      -Bu iki polisin mesleğe giriş referansları hakkında inceleme yapıldı mı?

     -sabıkalı olduğu söylenen polis memurunun mesleğe nasıl alındığı(ben hükmün açıklanmasının geri bırakılması HAGB olabileceğini bilebilirim ama kamuoyuna tatmin edici bir açıklama gereklidir)duyurulmalıdır

     -mesleğin gözbebeği bazı birimlerin siyasi parti kolu gibi görülmesi, anılması algısını Devletin polisi güvenine dönüştürmek adına ne yapıldığını,herhangi bir şey yapılıp yapılmadığını

  2)  -Tolga Şardan gibi başarılı bir gazetecinin iddalarında adı geçen bazı emniyet müdürleri hakkında soruşturma açıldı mı

3)Emniyet Genel Müdürlüğünün Web sitesinin ve sosyal medya adreslerinin bakan müşaviri denen ve sonrasında danışman denen şahıs tarafından yönetildiği medyada yer aldı.Bu ne ahlaki ne hukuki bir durum olmadığı için işin aslı var mıdır?varsa sorumlusu hakkında ne yapıldı?aslı yoksa kamuoyuna açıklama neden yapılmadı?

4)Neden hiçbir polis şapka giymiyor?

           Sayısız polisiye sorudan şimdilik bunları soruyorum.Elbetteki özlük hakları sorunlarını, yönetim sorunlarını, terfi ve tayin hatalarını, özetle sahipsizliğini biliyorum ama kamuoyunda güven sarsan, tarafsızlığına gölge düşüren sorularla başlamak istedim.Çünkü yoldan Mehmet amcayı çevirin ve "devlet" nedir diye sorun size polisi gösterecektir.

    -

25 Haziran 2019 Salı

Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Günü

    Bu gün 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçığı İle Mücadele günü.Eminim pek çoğunuz böyle bir günden haberdar değildiniz.Oysa 1987 den beri  tüm Dünyada kabul edilen bu günde,  değişik etkinliklerle bu tehlikeye dikkat çekildiğini, çağımızın en büyük tehlikesi olduğunu en az sevgililer günü kadar önemli olduğunu kabul etmeliyiz.
     Bu sebeple geçtiğimiz günlerde kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz GEÇİT-DER (Gençler ve Çocuklar İçin Temiz Dünya Derneği) Başkanı olarak bu güne dair bazı konuları sizlerle paylaşmak ihtiyacı duyuyorum.Şöyle ki;Uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucuya bağlı ölümlerde dünyada ilk üç ülke arasına girmemiz,kullanım yaşının 11 olarak açıklanması,sentetik uyuşturucu kullanımında vahim rakamlarla en öndeki ülke haline gelmemiz sebepleriyle  artık bazı uygulama hataları,politika üretme eksikleri,mücadelede rol alması gereken  kurumların yanlış ve yetersizlikleri konusunu ivedilikle konuşmalıyız.
   Uyuşturucuyla mücadelede kimlere görevler düştüğünü yıllardır tüm konferanslarımda şu sıralama ile anlattım.
1-Anne-baba
2-Öğretmen
3-polis
4-Medya
5-STK'lar

Artık bu sıralamanın değiştiğini hem tecrübelerimizden, hem medyanın(yazılı-görsel-sosyal) etki gücünden hem de bu mücadelenin polisiye bir mücadeleden öte toplumun tümüyle ve özellikle STK'larla yürütülmesi gerektiğine dair Dünya örnekleriyle anlıyoruz.Doğru olmasa da geçerli sıralama kanımca şöyle;
1-Medya(yazılı-görsel-sosyal medya)
2-Anne-baba
3-Öğretmen
4-STK'lar
5-Kolluk
6-Din Görevlileri
7-İlgili Kurumlar(İçişleri,Sağlık,Aile,Adalet Bakanlıkları)

Aslında uzun uzun anlatılabilecek bu başlıklara kısaca ve birer örnekle değinmekte fayda var.Din,tarih,sağlık dahil neredeyse her şeyi medyadan almaya başlayan günümüz insanına medyanın bu mücadeledeki rolünü diziler,filmler,haberlerde yapılan inanılmaz hatalara dur diyerek başlayabiliriz.Uyuşturucu satıcılarının güçlü ve lüks yaşamlarla sunulduğu yapımların ,işsizliğin %25 olduğu ülkemizde yakalanan uyuşturucunun  maddi değerinin haber olarak verilmesinin,RTÜK 'ün 8/h maddesindeki görevini (uyuşturucuyu özendirici yayın) doğru yapabilmesi için uzmanlarla işbirliği yapması gerektiğini ANLAMALIYIZ..
     Sosyal medyadaki uyuşturucuyu öven,masumlaştıran içeriklere karşı hem doğru argümanlar oluşturmak hem suçlu takibi hem engel olma gereğini ANLAMALIYIZ.
    "Benim çocuğum kullanmaz" yaklaşımının ne denli yanlış olduğunu yüzlerce örnekle açıklamış biri olarak anne-babalara yönelik bilgilendirme eğitimlerine ağırlık verilmesi gerektiğini,çocuk ve gençle doğru iletişim konusunda,madde kullanım belirtileri ve önlemler konusunda mahalle çalışmaları başlatılması gerektiğini ANLAMALIYIZ.
    Anne babadan sonra çocuğu en fazla izleyen olarak öğretmenlerimizin bu konuyla ilgili eğitimlerini daha gerçekçi daha uzman kadrolarla yapmak gerektiğini ANLAMALIYIZ.
    Uyuşturucuyla ve diğer pek çok sorunla mücadelede örgütlü toplumların başarısını  hepimiz biliyoruz.Bu konuda da toplumu bilgilendirmede en önemli görevin STK'lara ve Demokratik Kitle Örgütlerine düştüğünü ANLAMALIYIZ.
   Bu sorunun polisiye bir sorunun ötesinde olduğunu devletin en tepesinden en alt kademesine kadar herkesin anladığını yapılan konuşmalardan anlıyoruz.Fakat her kademesinde kolluk sorumlularının "2 kilonun altına bakmam" açıklamaları,kırma dökme edebiyatları,sokak ağızlarıyla bu mücadelenin ABC'si ne (akıl-bilgi-cesaret) zarar verdiğini ANLAMALIYIZ.
   Günlük siyasetin içinde,geçmişine ve Ata'sına hakareti din adamı sıfatıyla yapanların uyuşturucuya başlamada manevi boşluğun etkilerini öğrenip öğretmeyi daha görev saymalarını ANLAMALIYIZ.
 
   Aslında sayısız örneklerle herkesin üstüne düşen görevleri saymak mümkün.Hayallerini aldığımız gençliğe ve emanetlerini kullandığımız çocuklara TEMİZ DÜNYA  bırakmak için aklımızı başımıza ALMALIYIZ.       

                                                                          Mutlu ÇELİK
                                                                         GEÇİT-DER BAŞKANI