Şair
misin Polis misin lan?
İki aylık sürede bölgemdeki bütün
faili meçhul olaylar aydınlatılmış, örgüte yardım edenler yakalanmış,
personelimin özveriyle çalışmaları sonucunda bölgesinde neredeyse hiç suç
işlenmeyen tek karakol olmuştuk. Bir gece saat 03oo de karakolları denetlemeye
gelen nöbetçi müdürü telsizle
-Merkez, Ostim karakoluna gidiyorum,
diye anons ettiğinde ilin sert Emniyet müdürü Mehmet Canseven araya girerek
-Ostimin neyini denetleyeceksin
kardeşim, karakol amirinin yarasa gibi sabaha kadar ayakta olduğunu takip
etmiyor musun? Çalışan adamı denetleyeceğine git nöbette uyuyanları denetle,
diyerek fırçayı basmıştı. Deli yargıçtan sonra şimdi de yarasa olmuştu adım. Bu
konuşma bana olan düşmanlıkları artırmıştı. Yapılan toplantılarda sıklıkla “sen
böyle çalıştıkça bizden de aynısını istiyorlar” “suç bitmez kardeşim ama sağlık
biter” gibi uyarılar almaya başlamıştım. Bölgemde vergi borcunu ödemeyen bazı
iş adamlarını gözaltına alıp devlete olan
borçlarını ödeyene kadar nezarethanede tuttuğumda, gelen ricacı üstlerimi geri
çevirmem, sigortadan para almak için kendi fabrikasında yangın çıkaran bir iş
adamına yasal işlem yaptığımda gelip olayı kapatmayı teklif eden bir müdürü
kovarak geri çevirmem kısa sürede adımın uyumsuz, geçimsiz, saygısız olarak
tanınmasına sebep olmuştu. Doğru yaptığınız şeyler her zaman iyi sonuçlar
doğurmuyor, insanlara yanlışlarını hatırlatan adam olarak sizden
uzaklaşmalarını sağlayabiliyorsunuz. Ben de üstlerimin çoğu tarafından
sevilmeyen adam olma yolunda hızla ilerliyordum. Umursamasam da dedikodularla
yöneticilik yapan yetersiz üstlerimin yaptığım işlere kusur bulamayıp kişisel
özelliklerimi kötülediklerini duyuyordum Teşkilatta gördüğüm en yaygın hastalık
“aslında iyi çocuktur, ama” diye başlayan cümlelerle kafa karıştırmayı marifet
sayan “istihbaratçı” hastalığıydı. O “ama” sonuna ekledikleri her türlü
dedikoduyu inandırıcı yapıyordu çünkü
“aslında iyi çocuktur” ile başlıyordu. Benim ne dedikodu dinleyecek ne
de yapacak vaktim yoktu. İşimin dışındaki vaktimi ikinci şiir kitabımı
hazırlamakla geçiriyordum. Urfa’da kazandığım şarkı sözü yarışması ödülü ilk
kitabımı çıkarma cesareti vermişti ve Ankara’ya geldiğimde bir matbaada
“Gücendiğim” adlı ilk şiir kitabımı bastırmıştım. Bana ikincilik ödülü
kazandıran yarışmada jüri üyesi olan şair Cemal Safi’yle tanıştığımda bir
itirafta bulundu;
-Senin şiirin aslında birinci oldu.
Halil Soyuer adıyla gelen şiiri okumadan birinci seçtik. Çünkü Halil ağabey
hepimizin eskisi, ağabeyi ve ustasıdır. Amatörler yarışmasına katılmasını
yadırgamıştık ama kırılmaması için okumadan birinci seçtik. Ondan sonraki en
iyi şiiri ikinci seçtik o da senin şiirindi.
Halil Soyuer’den habersiz oğlunun şiir gönderdiğini anlatıp
tanıştırdığında henüz 29 yaşındayken şair Halil Soyuer, Cemal Safi, büyük
besteci Avni Anıl ve tanınmış ses ve saz sanatçılarının masa arkadaşı
oluvermiştim. Karakol dışında çok az boş vaktimi geçirdiğim bu insanlardan
gördüğüm sevgiyi maalesef meslek büyüklerimden görmüyordum. Şair dostlarım
yazdığım şiirlerdeki hatalarımı düzeltirken, üstlerim yazdığım tutanaklarda
eksik bulmaya ve ceza vermeye çalışıyorlardı. Bu durum da mesleki bilgimi
artırmamı, daha dikkatli davranmamı, az güvenip çok araştıran polis olmamı
sağlamıştı. Meslek içi kurslar, toplantılar, seminerler ve hukukçu dostlarımla
yaptığım sohbetler iş bilincimi, şair ve sanatçılarla yaptığım sohbetler de
edebiyat bilincimi geliştiriyordu. Bir sohbet akşamında ülkenin en saygın
bestecisi olarak bilinen Avni Anıl ilginç bir soru sordu
-Sana amirlerinden hiç, şair misin
polis misin lan? Diyen oldu mu Mutlu?
Şaşırdığımı görünce kendi hikayesini
anlattı. Aslında polis kökenli olduğunu, müziğe ilgisini fark eden bir amirinin
“sanatçı mısın polis misin lan” demesi üzerine mesleği bıraktığını anlattığında
Halil Soyuer’in yorumu kafamda şimşek çakmasına sebep oldu.
-O amirden Allah razı olsun, istemeden
de olsa ülkeye en büyük besteciyi kazandırmış.
Bakış açısı buydu işte. Benim kötü
üstlerim de istemeden benim iyi polis olmama katkı sağlıyorlardı. Keşke bunu
isteyerek yapsalardı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder